“ARTIK DAHA GÜÇLÜYÜM”
ZEUS KABADAYI
(ENSAR SERCAN KILINÇ)
Bu hafta röportaj konuğum kulvarında mükemmel bir adam. Yürek insanı. Yazar, şair, senarist, seslendirmen, söz yazarı, yine on parmakta on marifet müthiş bir kalem. Üslubunu sevdiğim, yıllardır takip ettiğim, ruh hallerini çok sevdiğim, lafı evirip çevirmeyen harbi bir adam. Çektiği videolardaki bakış açılarını izlediğimde işte tam da bu dediğim değerli kalem Ensar Sercan Kılınç, namı diğer ZEUS KABADAYI var. Sercan Bey’i ben yıllardır tanıyorum. Ölü taklidine yatanlara inat sosyal sorumluluk bilincini yürekten hisseden kıymetli bir isim. “Hayalim”, “Karanfil” ve “Haykırış” isimli rap üç müzik albümü var. Geçmiş zamanda yayımlanan, Youtube’da Yarabandı isimli dizinin senaristliğini ve oyunculuğunu yaptı. Çok ses getiren “Beni Neden Sevmedin”, “Mutlu Olmak İstiyorum” ve “Sevseydi Gitmezdi” kitaplarından sonra geçtiğimiz aylarda 4. kitabı “Artık Daha Güçlüyüm” çıktı. Sosyal sorumluk kitabı aynı zamanda. Geliri sosyal sorumluluk adına kullanılan kitabın içeriği hayli zengin ve okuyucularının takdirini kazanmakta.
“Aslı Hanım; çocukluğumdan bu yana hikâyelere, şarkılara sözlere bağlı olan hayatını hep bir şeyleri başarmak için savaşan bu yolda kitap, dizi ve albümler yapan biriyim. Hayatı ve onun verdiklerini seven normal bir insanım desem doğru olur. Üç kitabım da hep bir temeli anlattı. Bu kitapta hayatta güçlü olmamız gerektiğini çünkü bu hayatın bize hediye olduğunu bu hediyeyi üzmeden, kırmadan, mutlu olmak ve güçlü olmak için ne gerekiyorsa yapmayı öğretmeyi hedefledim. Hayat zor, biliyorum ama savaşmaya değecek kadar da güzel ve narin... Güçlü olmak zorundayız. Bizi biz yapan şeylere inanmalı, bu yolda her şeye göğüs gerip insan olduğumuzu hatırlamalıyız. Dünyanın sevgiye, güçlü olmaya çok ihtiyacı var; benim de öyle. O yüzden anlattım, anlatmaya çalıştım. Sağ olsunlar, yine çok güzel geri dönüşlerle doğru bir iş yaptığımı hissettirdiler” ifadelerini kullanan Zeus Kabadayı röportajımız sizinle.
Merhaba; klişe ve acemice gibi görünse de bu soru insanlar konuya dalmadan tanımak istiyor misafirlerimizi. Öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz kimdir Zeus Kabadayı (Ensar Sercan Kılınç)?
Ben Ensar Sercan Kılınç namı diğer Zeus Kabadayı çocukluğumdan bu yana hikâyelere şarkılara sözlere bağlı olan hayatını hep bir şeyleri başarmak için savaşan bu yolda kitap, dizi ve albümler yapan biriyim. Hayatı ve onun verdiklerini seven normal bir insanım desem doğru olur.
Sayın Sercan Bey, şiir ve edebiyat tutkunuz nasıl başladı? Okuyucularımıza biraz bahsedebilir misiniz?
Aslında lise çağlarımda biraz bu işi küçük notlara dökerdim o notlar bana o yıllarda yaptığım şarkılara konu söz oldu fakat daha sonra o sözler şarkılara sığmayacak duruma geldi ve artık bunu kitaplara yazmayalım kendimi anılarımı hayallerimi bir şeyler üzerinde birleştirip insanlara bunları bir şekilde okutmalıyım diye hep direttim. Nitekim çabalarım bana güzel sonuçlar getirdi insanlar sevdi ve bugün burada olduğum noktaya ulaşmayı sağladı. Ama elbette bizde ismini vermesem de küçük denilen adamların büyük kitaplarını okuyup ufkumuzu güzelleştirdik.
Sizce sonradan şair-yazar olunabilir mi yoksa doğuştan gelen bir yetenek midir yazmak?
Bana kalırsa şair olmak için elbette içinde bir yerlerde bir şeylerin yatıyor olması veya o hissiyatın olması gerekli. Ama ne kadınlar ne adamları ne adamlar ne kadınları şair yapmıştır belki de... Biliyorum bazıları İstanbul’a bir bakar dünyaları yazar biride bakar güzel şehir der geçer kimin nasıl bakıp yaşadığı aklında orayı nasıl çizdiği önemli. Öyle sever ki insan kalbi dile gelir yazar insanları okurken yaşatır misali olur yüzden bu tür şeyler elbette temelde ufakta olsa bir yetenek ister ama şair bugün sokakta karşına çıkacak ve âşık olacağın bir insandan bile kaynaklı olabilir sevginin gücü her zaman güçlüdür.
Sizin bir de müzisyen yönünüz var ilgiyle takipteyim.
“Hayalim”, “Karanfil” ve “Haykırış” isimli rap üç müzik albümünüz var.
Rap müzik merakınız nasıl ve ne zaman başladı? Sözleri size mi ait? Hala devam mı?
MÜZİK OLMADAN BEN ASLA OLMAM OLAMAM
Rap müzik benim bir şeyler karaladığım lise yıllarımda tanıştığım ve o zamandan bu yana aslında tanınıp gelmemi sağlayan şey diyebilirim. Müzik ruhu gıdası diye boşa demiyorlar beni besleyip geliştirdi hep bir adım ileri onun sayesinde atıldım. Yazdığım sözlerin elbette tamamı bana ait. O sözleri yazarken hep hayatımdan bir parça koyarak yazdım hep bir şeyleri anlattım rap müziğin temeli de zaten bir şeyleri anlatmak üzerine kurulu anlatılamayan söylenmeyen söylenmesi gereken her şeyi anlatabileceğiniz bir müzik dalı. Hala tam anlamıyla devam ediyorum diyemem ama bazen bir anda bir şeyler gelince elbette hala yapıyorum. Müzik olmadan ben asla olmam olamam.
Videolarınız muazzam etkili. İçinde kayboluyor insan. Videolarınızı çekerken doğaçlama mı yoksa önceden bir hazırlık yapıyor musunuz? Ya da bunu gerekli buluyor musunuz?
Videolarımın tamamı o an söylenen sözler daha önce düşünülmemiş aniden ortaya çıkıyor. Gün içerisinde veya yaşanan ne olay olursa aklıma bir söylem geliyor ve o an hemen kamera karşısına geçiyorum ve içimden nasıl geliyorsa öyle konuşuyorum zaten beni ben yapan en büyük özelliğim bu galiba oturup bir şeyleri içten anlatmayı insanların aslında içinde düşünüpte kimselere söylemeyip yansıtamadıklarını anlattıklarım için bu kadar etkili oluyor. Biliyorum söylüyorum çünkü o videolarda hep bir şekilde insanlar kendilerinden bir parça buluyor. Bundan da çok memnunum çünkü ezberlenmiş sözlere değil kalbimizden gelen sözlere ihtiyacımız var. Benim gibi söylemleri insanların içinde sakladığı şeyleri söylemek hep keyif verdi vermeye de devam ediyor ne mutlu ki insanlar bana güzel dileklerini daima yollamaya devam ediyor bende durmadan herkesin iç sesi olmaya...
Toplumumuzda yazar olmanın getirdiği bir sorumluluk var mıdır?
ZOR BİR TOPLUMUZ ZOR BİR DÜNYAYIZ
Zor bir toplumuz zor bir dünyayız ki son günlerde başımıza gelmeyen bela kalmadı biliyorsunuz. Yazar olmak elbette bir sorumluluktur toplumu aydınlatıcı olmak veya anlamasına düşünmesine ihtiyaç duyulmasını sağlamak bence hep en önemli olan olaydır. Dünyada tek bir cümleyle tüm insanların kalbine dokunan insanlar var. Kalem kılıçtan keskindir diye boşa dememişler. Ben kendime süper bir yazar diyemem ben kendimi insanların iç sesi demeyi daha doğru buluyorum beni seviyorlar bende onları sevip iç ses oluyorum o bana yetiyor.
Sizi yazmaya iten önemli bir etken: "kişi, olay veya fikir" var mı?
Elbette var. Öncelikle yaşadığım hayat ve dünya yazmaya söyleme anlatmaya iten en büyük etkendi. Halada öyle ama bundan pişman hiç olmadım çünkü beni ben yapan şeyi yapıyorum seviyorum bu dünyayı hayvanları insanları çok şey oldu bu dünya barışı deyip sustum en iyisi.
Youtube’da senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiğiz 'Yarabandı' isimli diziniz vardı. Şuan ilgili çalışmalarınız ne durumda?
O dizi konusunda oldukça güzel tepkiler aldık çok yorulduk çok çabaladık tam demesem de emeklerimizin karşılığında aldık. Fakat maalesef bazı şirket bazında sorunlardan dolayı dizi devam etmeyecek galiba... Ama bu hiç olmayacak diyemem senaryosu hazır bekliyor tek bir şirketin hadi demesine bağlı keşke elimde olsa. Farklı çalışmalarımızda var planlarımız arasında yapmak istiyorum ama biliyorsunuz yazmakla çekmekle bitmiyor bu işler çok fazla evrak ve şirketleşmiş sorumluluklara ihtiyaç var.
Yazın yolculuğunuzda gelecek ile ilgili projelerinizden bahseder misiniz?
Çok fazla proje ve fikir var aklımda elbette hepsi hayata geçmeyecek şimdilik ama gücümün yettiği yere kadar sinema ve dizi sektöründe bir şeyler yapmak istiyorum bunun içinde uğraşıyorum araştırıyorum fırsat arıyorum. Elbette kitaplara da ağırlık veriyorum fakat içimden geldikçe devam ettiriyorum haliyle hemen acele iş yapmadan sakince yapılan işler biraz daha gecikiyor olsun ben gidişattan memnunum.
Müthiş bir kitleniz var. Özellikle kitaplarınız için ilgili dönütler nelerdir?
Kitlem aslında demin başta söylediğim gibi onların iç sesi olduğum insanlar olduğu için geri dönüşlerde çok içten ve güzel oluyor buda beni çok fazla mutlu ediyor insanların iç sesi olmak o kadar güzel bir şey ki imza günlerinde sanki farklı insanlarla değil kendimle konuşuyor anlaşıyor gibi hissediyorum çünkü biliyorum ki beni takip edenler benim söylediğim şeyleri yaşayan gören hisseden insanlar oluyor. Kitaplarım da elbette her seferinde bir kötülemeye çalışan eh be buda yazar mı diyen bir kitle oluyor olmaz mı eleştiriye her zaman açığım hiç sorun yok canları hoş olsun fakat beni tanısalar böyle konuşmazlar eminim hayatımı ne kadar savaştığımı bilseler... İnsanları kırmak karalamak çok kolay fakat kazanmak her zaman zordur olsun sevenimiz bizi bilir bizi tanıyanda her zaman bizi sever ben karınca incitmekten çekinir korkarım… Fakat ne olursa olsun o kadar güzel mesajlar da geliyor ki kalbim hoş oluyor hepsinden Allah razı olsun yaşasınlar!
Klasik sorularımdandır. Her şair ve yazar kalemdaşımıza muhakkak sorarım. Yazar ve şairlerin kanayan yarası yayınevleri. Türkiye’de kitap yayımlamak zor mudur? Bir kitabı yayımlatmak için hangi süreçlerden geçmek gerekir?
HAYYKİTAP HEP AİLEM OLARAK KALACAK
Zor çok zor fakat benim yayın evim benim gerçekten hep evim oldu bana her konuda her zaman destek çıktı sağ olsunlar bende onları hiç üzmedim. Hayykitap hep ailem olarak kalacak öylede şuan ilerde ne olur bilmem ama her zaman gönlüm ailemden yana elbette. Yayınlamak için her zaman olduğu savaşmak insanlara hazırladığınız ön yazıyı ilgi çekici kılmak zorundasınız çünkü o okunan kısa yazı sizi ve kitabinizi çok iyi anlatmalı ve insanı meraklandırmalıdır. Her kapıyı çalacaklar çaba harcamadan maalesef olmuyor özellikle günümüz dünyasında...
Eskiden yazarlar görünmezdi şimdi ki yazarlar şöhretli olma baskısı mı hissediyor?
Eskiden sosyal medya baskısı yoktu şimdi bir kitap yazmakla bitmiyor mesele onu tanıtacak sosyal medyada gösterecek ve anlatacaksınız çünkü insanlara artık ulaşmanın en kolay yolu bu. Eskiden insanlar birbirinin yüzüne bakar merhaba derdi şimdi yanımızda ki insana bile mesaj atarak selam verir olduk her şey o ufacık telefonlara sığdırdık kötü oldu diyemem o ufacık cihazlar hayatımızı kurtarıyor fakat fazla kullanmanın her zaman zararı oluyor. Ama iyi yanı da çok hızlı geri dönüş alıyorsunuz sevenlerle daha sıkı fikir paylaşıp topluluk olabiliyorsunuz bunlar ve bunlar gibi bir çok güzel yönü de yok değil.
Yazdığınız kitabın bitmiş olduğunu nasıl anlıyorsunuz? Bitmesi bir yana, sosyal mecralarda yayınlama kararını verirken, kendi kendinizle hesaplaşırken göz önünde bulundurduğunuz kıstaslar nelerdir?
Kitabı bitirdiğimi anlayamıyorum yazdıkça yazıyorum fakat sonra bir dönüp bakıp değerlendiriyorum ancak o zaman yoksa bana bıraksalar ben içimi dünyaya sabaha kadar anlatır yazarım :) kendimle her gece hesaplaşırım kaldırırım kafamı anlatırım dünyaya o cevap vermez ama anlar beni bilirim hep iyi dileklerle yatarım çünkü bilirim bu hayat bize en değerli hediye.
"Artık Daha Güçlüyüm" isimli kitabınız piyasada satışta. Sosyal sorumluk kitabı aynı zamanda çok dikkati mi çekti. Genel tema ve içerikten biraz bahsedebilir misiniz?
Meraklılarına isim neden Artık Daha Güçlüyüm?
HAYAT ZOR BİLİYORUM AMA SAVAŞMAYA DEĞECEK KADAR DA GÜZEL
3 kitabım da hep bir temeli anlattı. Bu kitapta hayatta güçlü olmamız gerektiğini çünkü bu hayatın bize hediye olduğunu bu hediyeyi üzmeden kırmadan mutlu olmak ve güçlü olmak için ne gerekiyorsa yapmayı öğretmeyi hedefledim. Hayat zor biliyorum ama savaşmaya değecek kadar da güzel ve narin... Güçlü olmak zorundayız bizi biz yapan şeylere inanmalı bu yolda her şeye göğüs gerip insan olduğumuzu hatırlamalıyız. Dünyanın sevgiye güçlü olmaya çok ihtiyacı var benimde öyle o yüzden anlattım anlatmaya çalıştım sağ olsunlar yine çok güzel geri dönüşlerle doğru bir iş yaptığımı hissettirdiler.
Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?
Yorgun, kalbi kırık, yol arayan, umutsuzluğa kapılan, bir omuza ihtiyacı olan güzel insanlara hitap ediyorum içinde sakladığını dışarıya haykırmak isteyen aşkın gerçek olduğuna inanan kedilerin başını okşayıp akşamları İstanbul’a uzaktan bakıp çok güzelsin be İstanbul diyen kedileri köpeklere mama veren insanı insan olduğu için tüm canlıları kalbi olduğu için seven insanlara hitap ediyorum yani gerçek sevgiyi içinde hissedenlere.
İleriye dönük kariyer hedefi planlarınız nelerdir?
Kesinlikle bir sinema filmi ve dizi yapmak istiyorum en büyük öncelikli hedefim bu ama kitaplarıma da fırsat buldukça göz gezdiriyorum. Kısa zamanda olması için ne gerekiyorsa yapıyoruz bakalım kısmet...
Son olarak gündemde ısrarla kalmaya devam eden bir türlü bitmek bilmeyen çocuk istismarları, kadın cinayetleri ve hayvana şiddet hususunda neler söylemek istersiniz?
Bu konulara kalbim acıyor dilime çok şey geliyor herkes gibi ama söylemek ne mümkün. Anlatılacak kadar sosyal medyada bunlara öncelik veriyor ve her konuda insanların bu konulara dikkat etmesi için elimden ne geliyorsa yapıyorum. Hayvan sevmeyen insan sevemez! Her zaman dediğim bir sözdür hayvanlara yapılan doğaya yapılan kötülükleri gördükçe hep bir parçam kırılıyor. Kadınlara yapılan bu anlamsız şiddete ise denecek bir söz yok olamaz da şiddetin hiç bir eylemi asla açıklanamaz! Her zaman sevgiyi savundum ve savunacağım bu dünya kötüler kazanmadı kazanmayacak iyilik kazanacak biz kazacağız bir cennet toprağın üstünde yaşıyoruz kardeşliğimiz dostluğumuzla meşhuruz kavga şiddet bize hiç yakışmıyor biliyorum kimse istemiyor ama ne biliyim oluyor böyle şeyler işte ama olmaması için her zaman savaşacağım hep öncelik vereceğim...
Yolunuz Açık, yürek sesiniz daim, kaleminiz kavi olsun Sayın Sercan Bey.
Bana bu fırsatı verdiğiniz için öncelikle size teşekkür ederim. Bana değer verip soru sormanız bile büyük güzelliktir benim için sağ olun var olun. Sevgiyle kalın sevin sevdirin ama unutmayın MASKE MESAFE TEMİZLİK! Hayat kurtarır!
Röportaj: Aslı M. Sarı
Commentaires