Yıllardır müzik sektöründe olan başarılı sanatçı Onur Şan,1981 Sivas doğumludur. Müzisyen bir aileden
gelen Onur Şan, İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuarı Şan bölümünü mezunudur. Müzik yaşantısına
8 yaşında bağlama çalarak başlayan Şan, TRT’nin düzenlediği yarışmada İstanbul Bölge birincisi olarak
Türkiye ikincisi seçildi. TRT’nin düzenlediği sınavı kazanarak “Türk Halk Müziği Sanatçısı” olmaya hak
kazandı ve 2000-2002 yılları arasında TRT İstanbul Radyosunda THM Sanatçısı olarak görev aldı.“Yolcular Türkü Nağme” adlı grup albümü ile türkü severlerle ilk buluşmasını gerçekleştiren Onur Şan, “Aşkın Mavisi” ve sonrasında “Dağlarına Kar Olurum Yar” albümleriyle müzik yaşamına devam etti. TRT’de yayınlanan “Halkalı Şeker” ve “Anadolu’nun Sesi” programlarını sundu. Yine TRT’de yayınlanan “Zeytin Dalı”, Kanal D’ de yayınlanan “Yaşanmış Şehir Hikayeleri”, “Akasya Durağı” ve Pana filmin “Ayrılık” dizilerinde rol alarak oyunculuk kariyerinde ilerlemeye başladı. Sahne, konser ve düğün organizasyonlarını ihmal etmeyen Onur Şan, geçtiğimiz ay Yedi Nota Müzik etiketiyle tekli single çalışması olan “Döktür Muazzez” ile sevenleriyle yeniden buluştu.
Şu sıralar “Döktür Muazzez” şarkısının tanıtım sürecinde olan, aynı zamanda rol aldığı Tiyatro oyunu ile
turneye çıkıp il il dolaşan, bir yandan radyo programı ile sevenleriyle buluşan Onur Şan’ı ofisinde ziyaret
ettik. Bildiğimiz ve bilmediğimiz yönleriyle Onur Şan ile yaptığımız samimi ve keyifli sohbetimizde Ant Media okurları için neler sorduk neler…
Merhaba Onur bey, öncelikle bu yoğunluğunuzun içinde bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Yeni single çalışmanız olan “Döktür Muazzez” hayırlı olsun. Nasıl gidiyor tanıtım süreci?
“Merhabalar çok teşekkür ederim, iyi ki geldiniz. “Döktür Muazzez” şuan çok güzel gidiyor. Gerçekten yoğun bir dönemdeyim. Şarkı çok sevildi ve çok güzel tepkiler alıyorum. Şarkı sürecinde emeği olan tüm yol arkadaşlarıma buradan teşekkürü bir borç bilirim. Yedi Nota Müzik İsmail Alataş’ın yapımcılığını üstlendiği “Döktür Muazzez”in aranjörlüğünü Emre Moğulkoç, müzik yönetmenliğini Sendur Güzelel, klip yönetmenliğini ise Yekta Özbilen yaptı. Değerli ekibim ve menajerim Yavuz Özdemir ile her şey çok güzel gidiyor maşallah. Bu yoğun tempoyu birlikte geçiriyoruz. Ekip gerçekten önemli ve bu zamanda birbirini anlayabilen insanların bir araya gelebilmesi gerçekten büyük şans…”
Yeni single ile birlikte yürüttüğünüz diğer işlerinizden önce tiyatrodan bahsedelim istiyoruz. Tiyatro
yolculuğu nasıl başladı? Dizilerinizi yıllarca ilgiyle takip ettik. Şimdi rol aldığınız tiyatro oyununuz hakkında
biraz bilgi verir misiniz?
“Ortaokul, lise yıllarımda amatör olarak oyunculuk yapıyordum. Aslında hep içimde olan bir şeydi, profesyonel anlamda bir oyunculuk eğitimi almadım. Geçmiş yıllarda bildiğiniz gibi bir çok dizide rol aldım. “Akasya Durağı” dizisinden sonra bir dinlenme dönemim olsun istedim. Sürekli ekranda olunca yüz eskiyor. Biz eskilerden böyle gördük tecrübe ettik. Şu anda bir dizi projesi yok. İçime sinen güzel bir proje olduğunda evet demek istiyorum. Oyunculuk çerçevesi içinde hep yapmak istediğim fakat bu zamana kadar bir türlü yerimi bulamadığım şey tiyatroydu. Sevgili Cengiz Küçükayvaz ile eski tanışırız. 9-10 sene önce playstation oynardık Bir gün Tema Sanatta arkadaşıma bende oynamak istediğimi söyledim. Sonrasında Cengiz ağabey ile bir araya geldik, konuştuk. Kendisinin yazıp yönettiği
“YALAN DOLAN” (iki perde komedi) oyunu için anlaştık. Sağolsun bana güvendi ve cesaret verdi. Kendime güvenim vardı ama ne yapacağımı bilmiyordum. Tiyatro kesinlikle bambaşka bir şey. Dizi oyunculuğu da kolay değil elbette ama tiyatro er meydanı! Sahnede ‘durduk, kestik’ diye bir şey yok. Şov, hep devam ediyor. Seyirci ile göz göze olmak heyecan verici. İlk oyunumuzu oynadık, ardından turneye çıktık. Çok olumlu tepkiler aldım özellikle Cengiz hocamdan.
Buradan bir kez daha hem kendisine, hem de tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Doğru zamanda doğru insanlar ile çalışmak çok önemli. Oyunculuğu çok seviyorum. Bana ve karşı tarafa faydası olabilecek her işte şerefle gururla olmak isterim.”
Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu ‘Yalan Dolan’ oyununda canlandırdığınız karakterden bahseder misiniz?
“Tabi ki Bu oyunda bir starı oynuyorum. Bazen ukala, bazen sevecen, duygularını çok uç noktalarda yaşayan bir karakter. ”
Peki canlandırmayı istediğiniz bir karakter var mı?
“Evet, aslında ciddi bir karakteri oynamayı çok isterim. Sert, dediğim dedik tabiri caiz ise vurup kıran bir karakter hayalim.”
Oyuncu ve sanatçı Onur Şan’ı karşılaştırabilir miyiz?
“Müzik benim için açık ara öndeydi aslında, ama oyunculuğa olan sevdam ona yaklaştı diyebilirim. İkisinin hazzı da bambaşka. Sahnede şarkı söylerken çok fazla duyguyu bir arada yaşıyorum. Sevincim, üzüntüm, egom.. kısacası ruh halim o an nasılsa öyle yansıtabiliyorum. Herkesin egosu var. Kim yok derse yalan söyler. İnsan ölmeden egosu bitmez asla. Ben bütün hıncımı sahneden alıyorum diyebilirim. Mesela; birkaç gün konser olmadığında, o sürede hayatın getirdiği stres birikiyor. Biriken stresi sahnede atıyorum. Sahneden indiğimde bir bakıyorum pamuk gibiyim. Konser sırasında dinleyicilerle konuşmayı çok seviyorum. Onların fikirlerini alıyorum bazen. Onlar da benim bu halimi çok sevdiklerini söylüyorlar. Oyunculukta ise belli bir çerçeve içindesin. O sınırlardan çıkamıyorsun. Rolün belli, rolünün duyguları belli. Yani oyuncu olmak ve sanatçı olmak çok farklı ve çok başka.…”
Biraz da Radyo 7’deki canlı yayınızdan söz edelim mi? “İz” nasıl gidiyor?
“Tabi ki, sıra “İz” de Sevgili dostum Erkan Koç ile “İz” programının ilk sezonunu birlikte yapmıştık. O dönem iş yoğunluğumdan dolayı ara vermek durumunda kalmıştım. Bu sezon başında bir gün Erkan Koç ve Ekrem Düzgünoğlu ile otururken yine programdan konuştuk. Hadi bu sezon yine birlikte yapalım dedik. Erkan; “zaten isim babası sensin hadi gel” dedi. Programa isim ararken “İz” ismini ben koymuştum. Herkeste biz iz bırakalım istemiştim, bizde bile iz bırakıyor. Çok keyifli programlar yapıyoruz. Bizim için adeta bir gıda gibi. Program sonunda doyduğumuzu
hissediyoruz.”
En yakın üç dostun aynı enerjide buluşup program yapması o mikrofondan dinleyen herkesin yüreğine
kadar işliyor. Daim olmasını diliyoruz. Bu yoğunlukta bizim bilmediğimiz başka neler yapıyorsunuz acaba diye merak ediyoruz.
“Ders veriyorum aslında. Herkes bilmeyebilir bunu. Ticari bir kaygıyla yapmadığım için paylaşım yapmıyorum, pek duyurmuyorum. Küçük yaşlarda başladım bağlama/nota ve müzik dersi vermeye. Bir sanat merkezi kurmuştuk ortağımla. Kendisi hala devam ediyor. Benim en büyük hayalim ise “ONUR ŞAN SANAT MERKEZİ” kurmak. Sanatın her dalını içinde barındıran büyük bir proje hayalim var inşallah Allah kısmet eder ve gerçekleştiririm. Şu an hala özel ders ve koro şeklinde eğitim verdiğim bir çok öğrencim var. Hiçbir şey bilmeyen birine bildiklerimi öğretmek ve o öğrencinin herkesin önünde sahneye çıkıp çalıp söylemesi beni inanılmaz mutlu ediyor. ”
Böyle kutsal bir göreviniz olduğu için biz de en az sizin kadar mutlu olduk. Tekrar müziğe dönmek istiyoruz.
Müzik sektörüne adım attığınız o yıllardan bugüne sizce değişen en önemli şeyler neler oldu?
“Her şey dijitale döndü. O yıllarda bu kadar çok sanatçı yoktu. Artık sosyal medya bir çok şeyin önüne geçti. Bazı şeyler çok çabuk tüketilir oldu. Kısıtlı zamanlarda yani 15 saniyelerde, 1 dakikalarda saklı insanların yüreğine dokunmamız ya da dokunamamamız. Sosyal medyayı dikkatli ve dozunda kullanmak gerektiğini düşünüyorum.”
Sizce sanatçılar dijital haklarını tam alabiliyorlar mı ?
“Bence hala bu sistem tam oturmadı. Ama, sanatın her dalıyla ilgili genel olarak telif hakları çalışması yapıldığını biliyorum. Çok daha iyi olacak umarım.”
Sosyal medya ile aranız nasıl? Aktif kullanır mısınız?
“Sosyal medya artık hayatımızın önemli bir parçası. En çok instagram hesabımı kullanıyorum. Facebook ve twitter hesaplarım var ama aktif olarak kullanmıyorum. Ben çok farkında değilim ama arkadaşlarım dozunda kullandığımı söylüyorlar “
Her tarz müziği yorumlayabilen sanatçı sayısı çok az. Siz maşallah türküden arabeske her tarzı
yorumluyorsunuz ve hayranlarınız sizden her tür müziği dinlemeyi seviyor. Farklı bir tarz müzik yapmayı
düşündünüz mü?
“Madem konusu açıldı, o zaman sizden saklamak olmaz.. Buradan ilk defa söylemek istiyorum. Yeni çıkacak olan slow eserden sonra ters köşe yapacağım. Benim türkü söylediğimi artık herkes biliyor, ama ben küçük yaşlardan beri her tür müzik dinlerim ve söylerim. Bu herkesi şaşırtacak olan eserden sonra beni dinlemeye gelenler, benim dinlediğim diğer tarz müzikleri de benden isteyebilecekler, dinleyebilecekler. Ama lütfen bu bir tarz değişikliği olarak algılanmasın.
Ben bir türkücüyüm ve bundan da gurur duyuyorum. Bu ters köşeyi yaptıktan sonra yine “Uzun ince bir yoldayım” ve “Kesik çayır”a bağlayacağım Türkiye’ de en güzel örnek sevgili Tarkan. Popçu ama çok güzel sanat müziği ve türkü okuyor. Ne mutlu…”
Sohbetimizin başından beri bahsettiğimiz kariyer hayatınızın dışında çok önemli bir şeye daha değinmek
istiyoruz… Başarılı sanatçı Onur Şan pırlanta gibi 2 evlat babası...”
“Evet, çok teşekkür ederim, Allah hepimizin çocuklarını bağışlasın. Baba olmak çok güzel bir duygu. Kelimelerle tarifi yok. Çocukları uğruna her şeyden vazgeçebilir insan. Hani hep duyduğumuz bir cümle vardır ya “anne/ baba olunca anlarsın” diye, yaşamadığımız süre boyunca asla anlamını bilemediğimiz bir cümledir. İşte insan çocuğu olunca anlıyormuş o cümleyi. Ben de anladım. İyi ki nasip olmuş. Elbette zorlukları da var tabi ama onlar “baba” dediklerinde dünya duruyor.”
Allah şanslarını bahtlarını güzel eylesin inşallah. Peki baba olunca hayatınızda ne değişti? Nasıl bir
babasınız? Eşinize yardım ediyor musunuz?
“İnsanın büyük, ciddi ve doğru sorumlulukları oluyormuş. Benim de oldu. Hayatımın lezzeti arttı. Eşime elbette yardım ediyorum. İş haricinde hep ailemleyim. Çocuklarımıza dair her şeyi birlikte yapmayı seviyoruz.”
Onur Şan, o gün sahnesi ya da işi yoksa 24 saatini nasıl geçirir?
“Genelde ailemle vakit geçiriyorum. Aile ziyaretleri yapıyoruz. Onun dışında yakın arkadaşlarımla görüşürüm.
Bazen hanımdan izin alırım arkadaşlarımla playstation oynarım. Çok önemli bir gala, ya da kıramayacağım bir arkadaşımın albüm lansmanı vs. olursa katılırım ama dışarıda olmayı çok sevmiyorum. Evcimen biriyim”
Kendinize nasıl bakarsınız? Özel sırlarınız ya da yaptıklarınız var mı?
“Uykuma dikkat ederim. Gece 23.00- 03.00 arası yani uykuda en önemli olan saatlerde uyurum. Beslenmeme dikkat ederim. Asla kavrulmuş yemiş yemem. En sağlıklısı yaş olanı yemek, herkese tavsiye ederim. Çörekotu ve elma sirkesi vazgeçilmezlerim. Bunların dışında futbol oynuyorum. İyi bir amatör bisiklet binicisiyim. Boş durmayı asla sevmiyorum. Dinç olmayı seviyorum. Yoğun bir şekilde TRX yapıyorum. Bir de çok sevdiğim bir arkadaşıma düzenli olarak cilt bakımına giderim. Başka da sırrım yok inanın ”
Bu keyifli sohbet ve samimiyetiniz için çok teşekkür ederiz. Bizi çok güzel ağırladınız. Son olarak Ant Media
okurlarına neler söylemek istersiniz?
“Bitti mi? Ne güzel devam ediyorduk Ben çok teşekkür ederim. Keşke bu güzel sohbeti görüntülü kaydedip dergi ile CD hediye etseydik İnanılmaz keyif aldım. “Ant Media” dergisini zaten yıllardır takip ederim. Sağlıklı bir şekilde varlığını sürdüren nadir dergilerden biridir. Doğru zaman bu zamanmış ki bu ayın konuğu ve kapağı benim Dergiyi edindikleri, vakit ayırıp okudukları için sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Her daim onların dualarına ihtiyacım var.
Beni ve Ant Media dergisini takip etmeye devam etsinler.”
Başarılı sanatçı Onur Şan’ın 10 parmağında 10 marifet var demek onun için asla yanlış olmaz. Sanatçı,
oyuncu, radyocu, eğitmen, bestekar, sporcu.. Bunların dışında aile kavramına önem veren iyi bir eş ve
evlatlarına aşık bir baba…Hayat yolculuğunda hep mutlu olmasını diler, başarılarının daim olmasını temenni
ederiz….
Comments