"İMZA KADIN’IN SATIŞI ÜÇ ÇOCUK VE BİR ANNENİN YARALARINA MERHEM OLACAK”
BİRLİKTE KİTAPLAR YAYINEVİ
AYŞEGÜL POYRAZOĞLU
Bu hafta röportaj konuğum; edebiyat öğretmeni, editör, anne ve aynı zamanda öğrenci (2.lisans olarak sosyoloji okuyor). Okumaya ve yazmaya kendini adamış, sosyal sorumluluk projeleri ile birçok hayata dokunmak isteyen bir gönüllü Ayşegül Poyrazoğlu. Yine müthiş bir sosyal sorumluluk projesi. Sosyal sorumluluk röportajlarını basıma verirken çok heyecanlanıyorum. Tamam, diyorum. Umutları yeşerten insanlar var. Süslü hayatlardan ziyade gerçeklerin peşinden giden insanlar var, diyorum. Ayşegül Hanım’ın enerjisi çok güzel. Bu dar zamanda bir yayınevi kurmayı başarmışlar ve üstüne bir de sosyal sorumluluk projesi. Kitap elime geldiğinde “İşinin ehli insanlar nasıl da belli ediyor kendilerini.” dedim. Her bir detay o kadar çok özenli ve düşünülmüş ki. Her sayfayı çevirdiğimde gözümden akan yaşlar eşliğinde okumaya devam ettim.
Nasıl başladı serüven, dedim. “Aslı Hanım ‘Birlikte Kitaplar’ aslında bir proje ekibiydi. Proje kitaplar hazırlayıp değişik yayınevlerine sunuyor ve bastırıyorduk. ‘İmza: Kadın’ kitabını hazırlarken yine yayınevlerine projemizi götürdük. Sosyal sorumluluk projesi olduğunu söyledik. Herkes önce çok beğendi ama istediğimiz desteği vermedi. Kiminin dağıtım ağı yoktu, kimi komisyon istedi vs. Baktık olmayacak, en iyisi kendi göbeğimizi kendimiz keselim dedik. Böylelikle ‘Birlikte Kitaplar Yayınevi’ni kurdum. Sevgili yardımcım Ömer Çevik ile çıktık bu yola. Şiddetin her türlüsünü kadına yaşatan bir toplumuz maalesef. Buna alıştırılmış olmaktan duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek istedik. 41 yazar bir araya geldik, herkes bir öykü yazdı. Her öykü birbirinden farklı duyguları, olayları anlattı. Kadının yaşamındaki zorlukları, baskıları, şiddeti, sevgisizliği, saygısızlığı, hoşgörüsüzlüğü anlatmaya çalıştık. Kitabın gelirini de şiddet mağduru olan üç çocuklu bir anneye bağışlamak istedik. Bu uğurda projemizi başlattık ve ortaya çıkarttık. Şu an için tüm internet sitelerinde kitabımız satışta. ‘İmza Kadın’ın satışıyla üç çocuk ve bir annenin yaralarına merhem olmayı diliyoruz. Yine beraber devam ediyoruz. Giderek büyüyen bir aile olduk.” İfadelerini kullanan sevgili Ayşegül Poyrazoğlu röportajımız sizlerle.
Birlikte Kitaplar Yayınevi ve sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Kimdir Ayşegül Poyrazoğlu?
"Birlikte Kitaplar" aslında bir proje ekibiydi. Proje kitaplar hazırlayıp değişik yayınevlerine sunuyor ve bastırıyorduk. "İmza: Kadın" kitabını hazırlarken yine yayınevlerine projemizi götürdük. Sosyal Sorumluluk Projesi olduğunu söyledik. Herkes önce çok beğendi ama istediğimiz desteği vermedi. Kiminin dağıtım ağı yoktu, kimi komisyon istedi vs. Baktık olmayacak, en iyisi kendi göbeğimizi kendimiz keselim dedik. Böylelikle "Birlikte Kitaplar Yayınevi"ni kurdum. Sevgili yardımcım Ömer Çevik ile çıktık bu yola. Yine beraber devam ediyoruz. Giderek büyüyen bir aile olduk.
Ayşegül Poyrazoğlu: Edebiyat öğretmeni, editör, anne, öğrenci (2.lisans olarak sosyoloji okuyorum). Okumaya ve yazmaya kendini adamış, sosyal sorumluluk projeleri ile birçok hayata dokunmak isteyen bir gönüllü.
Diğer yayınevlerinden farkı nedir?
Birçok farkımız var aslında. Hem yayım politikamız, hem verdiğimiz hizmetler hem de yazar dayanışması adına çok güzel bir ailemiz var. Yayınevinin ilk kitabı "Sana Sohbete Geldim’in” Yazarı Sevgili Nedim Birol Yürüten ile bir görüşmemizde şöyle bir diyalog geçmişti: "Daha çok yeni kurulmuş bir yayınevine eserinizi vermek büyük cesaret gerçekten, ben olsam vermezdim," dedim kendisine. Nedim Bey'in cevabı bizi çok onurlandırdı. "Kaliteyi bulmak için aylardır araştırıyordum. Yolum size çıktı," dedi.
Peki, yayınladığınız kitaplar içinde en çok hangi yazarlar ve türler tercih ediliyor?
Daha çok yeniyiz, henüz 5 aylık bir yayıneviyiz. 5 kitabımız basıldı. Öykü, şiir, çocuk kitabı, araştırma, sohbet tarzlarında kitaplarımızı bastık. Önümüzdeki hafta bir antoloji basacağız. Hemen ardından roman ve deneme çalışmalarımız var. Onların hazırlıklarını devam ettiriyoruz. Her türün okuyucusu var. Dağıtım ağına verdiğimiz kitapların satışlarına baktığımızda en çok öykü ve çocuk kitaplarının satıldığını söyleyebiliriz. Bu kesin ölçü değil elbette. Bazen de şiir ve araştırma kitapları öne geçiyor.
Özellikle yeni yazarlar için yayınevleri kabus gibidir bunu yaptığım röportajlarda bizzat görüyorum. Sizce bu serzenişlerin sebebi nedir?
SADECE PARA KAZANMAK İSTEYEN BİR YAYINEVİ TERCİH EDİLMEMELİ
Yeni yazarların acemiliğinden faydalanan birçok yayınevi var. Maalesef bunu defalarca görerek tecrübe etmişliğim oldu. Yazar, bin bir hayalle kurduğu - yazdığı eserini yayımlatmak için yayınevinin her türlü isteğini kabul ediyor, sonrasında mağdur oluyor. Birçoğu hukuki yollara başvursa da bazıları bunu tercih etmeyip yazmaya küsüyor. İçindeki cevheri öldürüyor. Halbuki, yazar arkadaşlarımız haklarının neler olabileceğini iyi araştırmalı, yayınevini iyi araştırmalı. Güven veren bir yer olursa eserini teslim etmeli. Sadece para kazanmak isteyen bir yayınevi tercih edilmemeli.
Yayınevi kurmak güzel bir fikir? En çok desteği kimden aldınız?
Yayınevi kurma fikrim iki yıldır vardı. Ama vergilerin yüksek oluşu, her yanımızın kalitesiz yayınevleriyle dolu oluşundan biraz ötelemiştim. İmza:Kadın projesinde yayınevlerinin tutumu karar vermemi sağladı. En çok Ömer'den destek aldım. "Biz yapalım hocam, nasıl yayınevi olunur gösterelim hocam," sözü ile gaza geldim sanırım. Gece 11'de Mali Müşavir arkadaşımı aradım, ertesi günü Yayınevini kurdum.
İleriye dönük kariyer hedefi planlarınız nelerdir?
Bugünü kurtaralım mantığıyla hareket etmiyoruz. Hiçbir zaman da etmeyeceğiz. Planlarımızı uzun vadeli olarak yapıyoruz. Profesyonel bir ekiple çalışıyoruz. Grafikerimiz, editörlerimiz, matbaamız vs. kitaplarımızı eline alan kişiye "kalite var" dedirtmek zorundayız. Bunun için de ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Örneğin, kitap kapaklarında hazır fotoğraf kullanmıyoruz. Mutlaka çizim olsun, bize özgü olsun istiyoruz. Kağıt kalitesinin, dizgi ve mizanpajın en iyi derecede olması için gayret ediyoruz. Marka olmamız gerekiyor. Yoksa eleştirdiğimiz yayınevlerinden bir farkımız kalmaz.
Kitabını Birlikte Kitaplar Yayınevi'nden çıkmasını isteyenler neler yapmalıdır?
Bizi seçenler olduğu gibi biz de eserleri seçiyoruz. Parasını veren herkes bizden kitabını çıkartabilir gibi bir ifademiz yok, olmayacak da. Eserleri editörlerimiz inceliyor, basılmaya değer bulursak basıyoruz. Gelen dosyaları incelediğimizde edebi bir değeri olmazsa, okuyucuya bir şeyler katmayacaksa, bir farklılığı yoksa o eseri basmak istemiyoruz. Bu sebeple, yazarlarımızın dosyalarını iyi çalışmalarını, bol okumalarını tavsiye ediyoruz.
“Türkiye’de yayıncılık” hakkında genel olarak düşüncelerinizi almak istiyorum. Türkiye’de yayıncılık nereye gidiyor?
Yayıncılık çok güzel bir sektör. Ancak, yeteri kadar hakları korunmuyor veya kötüye de kullanılıyor. 20 bin civarında yayınevi var sanıyorum. Hepsi faaliyette olmasa da bu çok büyük bir rakam. Her geçen gün bandrol sayısı artıyor. Bir önceki yıla göre daha fazla bandrol basılıyor. Ancak, nitelik düşüyor. Türkiye'de ücret karşılığında kitap basımı sona ermediği sürece nitelik daha da bozulacak. Korsan kitap basımını söylemek dahi istemiyorum.
Yeni kitaplar basılıyor, yeni yazarlar kitap çıkarıyor. Nicelikte bir artış olduğu açık ancak sizce yayıncılık nitelik olarak da artıyor mu yoksa yerinde mi sayıyor?
Az önce dediğim gibi, basılan kitap sayısı artıyor ama niteliği giderek düşüyor. Çünkü eserler yeteri kadar incelenmiyor, yayınevleri sadece ticaret yapmış olmak için her türlü eseri basıyor. Bu da hem
Türkiye’de kitap yayınlatmak zor mudur? Bir kitabı yayınlama süreci nasıl işler? Ne kadar zaman alır?
En kolay Türkiye'de yayımlatılabilir sanıyorum. ISBN numarası bir günde veriliyor. Üstelik, eserin ne olduğuna bakılmadan, incelenmeden. Kitap hazır halde gelmişse en iyi ihtimalle 20 gün gerekir. Kapak çalışması, dizgi ve mizanpaj uygulaması, basımı vs. Ama ham hali ile gelirse yine kitaba göre değişir ama 4-6 ay sürebilir. Kitabın okunması, editör ve redaktör çalışmasının yapılması, tekrar son okumacı tarafından okunması vs.
Malumunuz doların artışı ve pandemik salgın sonrası her şeye olduğu gibi kağıt fiyatlarına da zam geldi. Bu zamdan yayınevleri nasıl etkilendi?
Biz tam da bu dönemde yayınevimizi kurduk. Belki de zoru yaptık, bilemiyorum. Fuarların olmadığı, sıcak satışın yaşanmadığı bir dönemde yayınevi kurmak cesaretti gerçekten. Baskı maliyetleri çok arttı elbette. Bütün baskı malzemesini döviz üzerinden aldığımız için maliyetler 2-3 katına ulaştı.
Ülkemizde hangi tür kitaplar daha çok alaka çekiyor? Sizde en çok giden yayınlar hangileridir?
Bu zaman zaman değişiyor. Edebiyat kitapları her zaman başı çekiyor elbette. Aslında televizyonun bizi yönlendirmesine göre kitap satışları da farklılaşıyor. Örneğin, Muhteşem Yüzyıl dizisi yayınlanırken tarihe olan merakımız artmıştı. O dönem tarih yazan romanlarda büyük artışlar vardı. Şimdilerde ise psikolojik kitaplar çok satıyor. Gülseren Hanımın dizilerinin kitapları en çok satanlar arasında. Algı yönetimini iyi kullanmak lazım.
"İMZA KADIN" isimli bir sosyal sorumluk projeniz var ne güzel. Biraz bahsedebilir misiniz çalışmalarınızdan?
"İMZA KADIN"IN SATIŞIYLA ÜÇ ÇOCUK VE BİR ANNENİN YARALARINA MERHEM OLMAYI DİLİYORUZ
Her geçen gün bir kadın daha hayata gözlerini yumuyor, ardında çocuklarını bırakıyor, acılı anne babasını veya kardeşini bırakıyor, en önemlisi kendi hayatı bitiyor. Bu durumlar o kadar çok yaşanıyor ki, artık bu haberleri birkaç dakika izleyip geçiyoruz, kanıksadık sanırım. Ayrıca, sadece öldürülmekle kalınmadığını vurgulamak istedik. Şiddetin her türlüsünü kadına yaşatan bir toplumuz maalesef. Sokakta tacize uğrayan, sevgilisinden azar işiten, kocasından dayak yiyen, patronundan mobing uygulanan vs. o kadar çok örnek var ki! Tüm bunların olmasından ve buna alıştırılmış olmaktan duyduğumuz rahatsızlığı dile getirmek istedik. 41 yazar bir araya geldik, herkes bir öykü yazdı. Her öykü birbirinden farklı duyguları, olayları anlattı. Kadının yaşamındaki zorlukları, baskıları, şiddeti, sevgisizliği, saygısızlığı, hoşgörüsüzlüğü anlatmaya çalıştık. Kitabın gelirini de şiddet mağduru olan üç çocuklu bir anneye bağışlamak istedik. Bu uğurda projemizi başlattık ve ortaya çıkarttık. Şu an için tüm internet sitelerinde kitabımız satışta. "İmza Kadın” Proje kitabımızın satışıyla üç çocuk ve bir annenin yaralarına merhem olmayı diliyoruz.
Yayın evi sıkıntıları nelerdir günümüzde? Ne gibi çözüm önerileri sunulabilir?
Genel anlamdaki sıkıntımız kitaptan alınan KDV oranı. Kitaptan alınan kdv pırlantadan alınmıyor. Bu ne yaman çelişki değil mi? Okuyan bir toplum olmak için eğitime ve kitaba uygulanan verginin acil olarak indirilmesi gerekiyor. Pırlantayı zenginler alıp takıyor, onlar vergi ödesin.
Türkiye’de kitap okuma oranı hakkında ne düşünüyorsunuz? Gençler kitap okuyorlar mı? Kitap okuma oranı nasıl artırılabilir?
Kitap okuma oranımız çok düşük. Dünya üzerindeki sıralamaya baktığımız en fazla kitap okuyan ülkelerin başında %21 ile Fransa ve İngiltere geliyor. Ardından %14 ile Japonya var. Türkiye ise % 0,1 oranla 86.sırada yer alıyoruz. Gençler yetişkinlere göre daha fazla okuyor, ama ne okuduklarına bakmak lazım. Nitelikli kitaplar yerine edebi değeri düşük, macerası bol olan kitaplara yöneliyor. Okuma alışkanlığını henüz kazanamamış bir toplumuz maalesef.
Yazar olmak isteyen gençler ne yapmalı? Onlara tavsiyeleriniz nelerdir?
OKUMAYI SEVMEYEN BİRİNİN YAZDIĞI KİTABI BİZ NEDEN OKUYALIM!
Yazar olmak isteyenler bol okuma yapmalı, günlük yazı çalışmasına önem vermelidir. İyi yazar olmak için hem dilbilgisine hem de kültür zenginliğine sahip olmalı. Her yönlü okuma yapmak şart. Okuma yapmadan kendimizi besleyemeyiz. Birçok yazar adayından duyuyorum, "ben okumayı sevmiyorum" peki okumayı sevmeyen birinin yazdığı kitabı biz neden okuyalım!
İlk kitabını yayınlatmak isteyen yeni yazarlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Kitaplarını yazdıktan sonra dinlenmeye bırakmalılar. Hiç açmadan birkaç ay beklemeliler. O sırada kendileri bol bol okuma yapmalılar. Sonrasında yazdıkları kitabı yeniden okuduklarında aradaki duygu aktarımını, düşünce farkı göreceklerdir. Çok iyi bir editörle çalışmalılar. Birçok arkadaşım "benim editöre ihtiyacım yok" diyor ama daha ilk sayfalarda onlarca hatası çıkıyor. Mantık hatalarına dikkat etmenin en güzel yöntemi, dış gözle okuma yapan iyi bir editördür.
Röportaj: Aslı M. Sarı
Comments