top of page
Yazarın fotoğrafıArif Antlı

O, BAŞARAN BİR KADIN YAZAR&SESLENDİRME SANATÇISI NEBAHAT TOSUN

O, BAŞARAN BİR KADIN

YAZAR&SESLENDİRME SANATÇISI

NEBAHAT TOSUN

SİZİN HİÇ YAŞARKEN ÖLDÜRDÜKLERİNİZ OLDU MU?



Bu hafta röportaj konuğum Seslendirme Sanatında zirvelere oynayan değerli bir isim Nebahat Tosun. Bu röportajım birçok röportajımdan farklı ve özel. Neden mi? Başarı hikâyelerine çok saygı duyan biriyim. Nebahat Hanım da hayatı tırnaklarıyla kazıyıp bu zamana bozulmadan gelebilen mütevazı hem cinsim. Kadın kadının kurdu değil güzel bir yol da ilerlemesi için destekçisi olmalı değil mi? Yapamazsın, başaramazsın, sen neyin kafasını yaşıyorsun söylemlerine inat eze eze yolunu çizmiş, başarı merdivenlerini azim istikrar ile bir bir çıkan değerli bir “Kadın”. Tebrik ve gururla yazıya döktüğüm bir röportaj. Nebahat Tosun; Ankara’da doğup büyümüş, evli, iki çocuk annesi, aslen Sivaslı. Kendisi hem şiir yazıyor hem de birçok platfomlarda seslendirmesini yapıyor. Hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine sahip. Ben bu yolculuğa çıkarken en yakınlarımdan tepki aldım esasında diyor. Bu sana ne kazandırıyor ki dediler ama hiç duymadım dinlemedim diyor. Peki, Nebahat Hanım dedim; Biraz yürek burkan bir geçmişiniz var ben bizzat dinledim. Acılar sizi daha da güçlendirmiş. Başarılarınızı güçlüklerden alanlardan mısınız dedim?



Aslı Hanım; Sen Hiç Yaşarken Öldürüldün mü? Adlı şiirimde avlumdaki acıları anlattım. Herkesin acısının kendine derin olduğunu iyi bilenlerdenim. Bunu en iyi test edenlerdenim. Çok elemlerle tanıştım ve yaşadım diye asla kendime acıyanlardan olmadım. Çünkü yeryüzünde öyle acılar yaşamış olanlar var ki, ben kendiminkilerle kendime acımaya utanırım. Bu yüzden bana bunları yaşatanlara zamanla, teşekkür ederek onlarla vedalaştım. Çünkü inanıyorum ki, bana bunları yaşatmasalardı, yüreğimi ezmeselerdi ben ne şiir yayınlardım ne de seslendirme yapardım. Her şerde bir hayır olduğuna ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inananlardanım. O yüzdendir ki, acılar beni yıldırmadı daha da kuvvetlendirdi ifadelerini kullanan Sevgili Nebahat Tosun ile röportajımız sizlerle


Öncelikle sizi tanıyarak başlamak isteriz Nebahat Hanım. Kimdir Nebahat Tosun?


Ankara’da doğup büyüyen, evli, iki çocuk annesi, aslen Sivaslı, doğayı, canlıları, sporu seven, kimliksiz sevgi, barış, kardeşlik, hoşgörüden yana olan, kıblesi insan olan sıradan biriyim.


Seslendirmeleriniz birçok kitle tarafından ilgiyle takip edilmekte tebrik ediyorum. Özel bir eğitim sonucu mu yoksa doğuştan mı?


KENDİ KENDİMİ EĞİTTİM

Teşekkür ederim Aslı Hanımcığım. Sesimi keşfetmem çok enteresan oldu. Aslında sesimin farkında bile değildim. Ta ki kendim yazıp seslendirdiğim bir şiirimi okuyana dek. Doğuştanmış meğer. Tabi ki sonrasında değerli bir eğitmen arkadaşımdan özel diksiyon dersi aldım. Uzunca bir süre eğitim videoları izledim. En güzel seslendirme yaptığını düşündüğüm kişileri dinledim ve feyz aldım. Bir nevi kendi kendimi eğittim.


Şiirlerde yazıyorsunuz sanırım bunu yayınlatma gibi bir düşünceniz var mı?


Evet, hem de çok severek yazıyorum. Nebahat Tosun adlı YouTube sayfamda ve @nebahattsn rumuzlu İnstagram sayfamda yayınlıyorum.


Sadece şiir mi yazıyorsunuz?


Hayır, Aslı Hanımcığım. Kısa ve anlamlı özlü sözler yazıyor, uygun görsellerle bütünleştirip, kendi bakış açımı içeren yorumumu da ekleyip sayfamda değerli arkadaşlarımla paylaşıyorum.


Başarılı insanları çok seviyorum. Hele bu kadınsa daha çok ilgimi çekiyor. Bu yolculukta en çok desteği kimlerden aldınız?


BEN BU YOLCULUĞA ÇIKARKEN EN YAKINLARIMDAN TEPKİ ALDIM


Teşekkür ederim. Ben bu yolculuğa çıkarken en yakınlarımdan tepki aldım esasında. Bu sana ne kazandırıyor ki? Söylemleriyle. Fakat şanslıydım. Çünkü bana her daim inanan, güvenen ve destekleyen, İzmir’de yaşayan ablam vardı. Güler Bal. İlk günden beri yazdığım söz ve şiirleri, seslendirmeleri takip etti. Onun kendimi geliştirmem için söylediği yapıcı eleştiri ve bilgilerden faydalandım. En büyük motivasyon kaynağım oydu. Birde değerli anneciğim var. Hayatımın her evresinde, fikirlerime saygı duyarak ve koşulsuz destekleyerek en büyük dayanağım olmuştur hep.


İleriye dönük kariyer hedefi planlarınız nelerdir?


Henüz yeniyim. O kadar çok hedefim var ki… Yazdığım şiirlerimi, söz ve yorumlarımı bir kitap haline getirmek; film, reklam, sesli kitap, en sevdiğim şairlerin şiirlerini seslendirmek, şiirlerimi okuduğum bir cd çıkartmak, şiirlerimin bestelenip şarkıya dönüştürülmesi ve dilden dile dolaşması...


Biraz yürek burkan bir geçmişiniz var ben bizzat dinledim. Acılar sizi daha da güçlendirmiş. Başarılarınızı güçlüklerden alanlardan mısınız?


Sen Hiç Yaşarken Öldürüldün mü? Adlı şiirimde avlumdaki acıları anlattım. Herkesin acısının kendine derin olduğunu iyi bilenlerdenim. Bunu en iyi test edenlerdenim. Çok elemlerle tanıştım ve yaşadım diye asla kendime acıyanlardan olmadım. Çünkü yeryüzünde öyle acılar yaşamış olanlar var ki, ben kendiminkilerle kendime acımaya utanırım. Bu yüzden bana bunları yaşatanlara zamanla, teşekkür ederek onlarla vedalaştım. Çünkü inanıyorum ki, bana bunları yaşatmasalardı, yüreğimi ezmeselerdi ben ne şiir yayınlardım ne de seslendirme yapardım. Her şerde bir hayır olduğuna ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inananlardanım. O yüzdendir ki, acılar beni yıldırmadı. Daha da kuvvetlendirdi.


Karantina günlerinde herkes bir şeylere sarmış durumda siz neler yapıyorsuz nasıl geçiyor karantina günlükleriniz?


Motivasyonum düşmedi dersem yalan olur. Yapmaktan çok haz aldığım; günlük sporum olan, yeşil alanlı yürüyüşümü yapamıyorum ne yazık ki. Bunun yanı sıra özgürlük ruhumda var. Kısıtlanmak hiç hoşuma gitmiyor. Fakat mecburuz bu süreci sağlıklıca atlatmak için. Ailemle bol bol vakit geçiriyor, uzunca süre uyuyor, şiir ve sesli kitap dinliyor, yemek, temizlik vs. şeyler yapıyorum. Bugünlerin çarçabuk geçeceğini umut ederek, bu süreci atlatmaya çalışıyorum.


Dijital dünyaya geçiş sizce yazınsal yolculuğu etkileyecek mi?


SANATIN BİR KOLU OLAN EDEBİYAT EVRENSEL BİR İHTİYAÇTIR


Dijital dünyaya geçiş, yazınsal yolculuğu başlangıçta bir parça olumsuz etkileyebilir. Fakat zamanla yolculuk dijital dünyada yerini bulacak, daha büyük kitlelere ulaşılabilecektir.


Zira sanatın bir kolu olan edebiyat evrensel bir ihtiyaçtır.


Bu pandemik sürecin bariz öğretileri nedir sizce?


Pandemik süreçte unuttuğumuz bir takım değerlere ait farkındalığımız arttı. Doğaya daha çok saygılı olmamız gerektiğini fark ettik.


Arzu ettiğimiz çok sıradan şeyleri yapamamak bizi endişelendirdi. Sabrı öğretti. Tüm bunlara yol açan küresel kapitalizmin dizginlenmesi ve dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum.


Seslendirmelerinizi sadece kendi şiirlerinizde mi yapıyorsunuz yoksa genel bir seslendirme mi?


Aslında genel bir seslendirme yapma yeteneğim var. Ben şimdilik bu meziyetimi kendi şiirlerimde kullanıyorum. Farklılık olsun ve ses kabiliyetim anlaşılsın diye, Oscar Wilde’ın “Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini” adlı şiirini seslendirip YouTube sayfamda paylaşmıştım.


Farklı çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?


Neler mesela bunlar?


Ben seslendirme ve şiir yazıp okumayla ilgili, her türlü kaliteli, eğitici, öğretici ve eğlendirici çalışma yapmaya hazırım. Bu özelliklerimin değerlendirilebileceği alanlarda yer almaktan mutluluk duyacağım.


Ne tür bir kitleye hitap ediyorsunuz?


Ben yürekleri güzelliklerle dolu, saygılı, duyarlı, içten, edebiyatı, sanatı, şiiri ve ruhla okunan seslendirmeleri seven, bir kitleye hitap ettiğimi düşünüyorum.


Seslendirmenin hayatınızda ki yeri nedir Nebahat Hanım?


Seslendirme; bir olaya, yaşanmışlığa, sevdaya, acıya vs. bilcümle hislere can vermek demektir. Ne kadar hissederek, içten okursam o kadar iyi bir çalışma yapmışım ve o hissiyatı dinleyenlere vermişim demektir benim için. Çok değerli bir mevzu bu benim nazarımda.


Sizi bu yolculuğa özendiren, sürükleyen neydi?


Yüreğimin seslenmeye ve sesini duyurmaya ihtiyacı vardı. Bu yolculuğa, bu sebeplerin vesile olduğuna inanıyorum.


Çok zarif birisiniz ve kitleniz sizi çok sevip benimsiyor. Bu takdir edilesi bir meziyet. Nasıl koruyorsunuz bu ince çizgiyi?


ÖZEL BİR GÖNÜL BAĞIM VAR


Teşekkür ederim. Çok naziksiniz Aslı hanımcım. Takipçilerimle ve dinleyicilerimle öncelikle aramda saygıya, sonrasında sevgiye ve samimiyete dayalı, özel bir gönül bağım var. Onları çok seviyorum. Hepsi ailemden biri gibi. Ondan olsa gerek. Mesela sayfamda çok güzel gönüllü, değerli bir müzisyen abim Hüseyin Coşkun var. Benim şiirlerimi ve sözlerimi o kadar çok paylaştı ki, sonunda telefonu çöktü. Bir gönderime bazen sekiz on yorum birden yazan Meryemim, kanser sürecinde sözlerimle hayat bulduğu söyleyen zümrüt gözlü Nezihem, dünya görüşlerimiz farklı olsa da saygıyla birbirimizi ağırladığımız Halo, ilk günden beri melek gönlüyle ve yorumlarıyla yanımda olan değerli gazetecimiz Safiye Çavuşoğlu,”Cürüm işlediysen eğer, vicdan ömür boyu hüküm giyer” sözümü bürosuna asmak için izin isteyen ve ilk günden beri yanımda olan avukat Rahmi Zeybek abim, gönül dostum Suzan, sizinle tanışmama aracı olan Diyarbakırlı saygıdeğer arkadaşım Deniz, Teranem, Yıldızım ve adını sayamadıklarım...


Kurgucu musunuz? Gerçekçi mi?


Şiir ve söz yazıyorsanız, seslendirme yapıyorsanız veya sanatın herhangi bir dalında çalışmalarınız varsa, hem kurgucu hem de gerçekçi olunması gerektiğine inananlardanım. Bu iki özelliğimde, sanatsal faaliyetlere ustaca yansıtmak için.


İnsanlardan mı, aşktan mı, ihtirastan mı hangisinden besleniyorsunuz?


Saydığınız tüm duygulardan besleniyorum. Çalışmalarımı yaparken tutkudan, insanlardan ve herhangi bir şeye duyulan aşktan feyz alıyorum. Dolayısıyla hepsinden faydalanıyorum.

Mutluluğu mu yoksa mutsuzluğu mu daha güzel tarif edip yazabilirdiniz?


Yeryüzünde mutlu olmak çok güzel bir duygu. Lakin, o kadar çok insanın mutsuzluğunu içimde hissediyorum ki, o yüzden mutsuzluğu daha güzel tarif edebiliyorum. Çünkü empati yönüm çok yüksek. Eğer bir gün dünyada açlık ve sefaletten ölmeyenler olursa, barışın daim olduğu ve hiçbir canın yanmadığı, adil bir düzen olursa; işte o zaman mutluluğun tarifini daha güzel yapacağım. Emin olun.


Okumayı sevmeyen milletiz. Açıkçası dinlemeyi, izlemeyi de sevmiyoruz. Çok basit şeylerle geçiriyor insanlık günlerini. Önemli ve değerli olan her şeye ilgisini veren çok az kesim var. Sizin bu husus hakkında görüşlerinizi merak ederiz?


Evet, ne yazık ki öyle Aslı Hanımcığım. Okumanın, dinlemenin, önemli ve değerli olan her şeye ilgimizi verebilmenin; ekmek gibi su gibi bir ihtiyaç olduğu fikrini zihinlerimize yerleştirebilirsek, bu sorunu çözmüş olacağız. Bunun içinde, küçük yaşta alınmaya başlanmış iyi bir eğitim ve öğretim şart.


Okumaktan hoşlandığınız edebi yazarlar hangileri?


Âşık Veysel Şatıroğlu, Aşık Mahzuni Şerif,


Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Cemal Süreyya, Cahit Sıtkı Tarancı, Can Yücel ve kalemini gönlüyle yazan tüm yazarlar...


Kendinizi yazar olarak tanımlıyor musunuz? Yoksa siz de yürek işcisiyim Aslı Hanım diyenlerden misiniz?


Ne de güzel söylediniz. Yürek işçisi diye. İşte tamda “o” yum ben. Gönüllerdekini kâğıda, yüreğinin sesiyle dökmeye çalışanlardanım.


Sizin gibi olmak isteyen genç yeteneklere tavsiyeleriniz nelerdir?


Kendilerine inanıp güvensinler. Çevrelerinde olumsuz eleştirileri ve tavırlarıyla, çalışmalarının önlerini kapatmaya çalışanlara kulak asmasınlar. Sevgiyle, azimle, gönülden yapılan tüm işlerin başarıya ulaşacağını bilsinler.


Son olarak şu pandemik süreçte bile bitmek bilmeyen çocuk istismarı, kadın cinayetleri, çıkan infaz yasaları, çok fazla artan hayvana şiddet hususunda neler söylemek isterdiniz?


İşte içimi yakan derin konular. Çocuk istismarı, kadın cinayetleri, hayvana şiddet. İlk aklıma gelen soru şu: Tüm dünya ülkeleri, adil yasalaşma yolunda ileri giderken, biz neden geriye gidiyoruz? Neden yasal boşluklar suç işleyenleri koruyor? Bence yapılması gerekenler çok basit. En kısa zamanda yasaları değiştirmek, bu suçları işleyenlere ağır cezalar vermek veya caydırıcı yaptırımlar uygulamak. İnfaz yasalarında ise, yüz kızartıcı suçları işleyenleri kapsam dışı bırakmak, serbest bırakılacakları çok iyi tayin etmek ve düşünce suçlularını serbest bırakmak.


Yolunuz açık olsun Sevgili Nebahat Hanım.


Teşekkür ederim yüreği güzel, kalemi vicdanlı Aslı Hanım. Mürekkebiniz hep var olsun...


Röportaj: Aslı M. Sarı

0 yorum

Kommentare


bottom of page